akademiveturizmŞehirlerde yaşayan nüfusun hızla artması ile birlikte şehirler, metropoliten alanlar ve kentsel bölgeler yeni olgu ve sorunlarla (nüfus, göç, sosyal eşitsizlik, dışlanma, konut yetersizliği, çevre sorunları vb.) karşı karşıya kalacaktır. Ülkemizde de sosyo-ekonomik koşullar, öteden beri insan yerleşmeleri ve şehirleşme konusunda ciddi sorunları beraberinde getirmektedir.

Bu yeni olgu ve sorunlara çözüm bulabilmek ve sürdürülebilir şehirlere ulaşabilmek, içinde yaşadığımız yüzyılda şehirleşme sektörünün gündemindeki en önemli konulardan biri hâline gelmektedir.

İnsanın, bir parçası olduğu ve varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan ekosistemlerle uyumlu ve dengeli bir şekilde yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve geliştirilmesi olarak tanımlanabilecek sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı, aynı zamanda sürdürülebilir sosyal adalet, sürdürülebilir ekonomi ve sürdürülebilir çevre konularının tümünü kapsamaktadır.

Sürdürülebilir kalkınma; insan sağlığını ve doğal dengeyi koruyarak, sürekli bir ekonomik kalkınmaya imkan verecek şekilde doğal kaynakların akılcı bir şekilde yönetimini sağlamak ve gelecek nesillere yakışır bir doğal, fiziki ve sosyal çevre bırakma yaklaşımıdır.

Türkiye Ulusal Çevre Eylem Planını 1998 yılında tamamlamış, çevreye ilişkin ulusal çabalar, uluslararası çalışmalar ile güçlendirmiş, Rio Bildirgesi’ne ek olarak bir dizi uluslararası anlaşmaya imza atmış ve benimsemiştir. Kentsel çevrenin kalitesini bozan evsel ve endüstriyel atıklar ıslah edilmeli, barajlar, kıyılar, hayvan yerleşmeleri, ormanlar, su kaynakları ve biyolojik çeşitlilik korunmalı, toprak, hava ve deniz kirliliği önlenmeli, katı atıkların geri kazanımına yönelik yeni teknolojiler işletmeye alınmalıdır.

Çevre ve şehirleşme ile birlikte turizm politikalarının eşgüdümlü şekilde uygulanması gerekmektedir. Doğal denge ve biyolojik çeşitlilik gözetilmeden yapılan turizm yatırımları, Akdeniz ve Ege kıyı kesiminde aşırı yığılma, kıyı gerisi ve çevresi alanlarda çarpık kentleşme ve yapılaşma, altyapı yetersizliği ve çevre sorunlarını ortaya çıkarırken, doğal alanlara ve biyolojik çeşitliliğe zarar vermekte ve bölgede yaşayan insanların doğal kaynaklarını yok etmektedir.

Turizm alternatifleri geliştirilerek ülkemizin turizmden alacağı payın arttırılması için, turizm kaynakları makro ölçekte planlanmalı, dağınık bir şekilde bulunan alternatif turizm bölgelerinin birbirleriyle entegrasyonu sağlanmalı,  “Turizm Gelişim Bölgeleri”, “Turizm Koridorları”, “Turizm Kentleri” ve “Ekoturizm Bölgeleri” oluşturularak, turizm potansiyeli bulunan bütün bölgelerin diğer alternatif turizm türleri ile cazibesi artırılmalıdır.

Türkiye’nin 2023-2053 turizm, çevre, şehirleşme vizyonu; zengin doğal, tarihî, kültürel ve insan kaynaklarını koruyup ve sürdürülebilir kılan, yenilik ve teknoloji ile bütünleştiren, rekabet gücüne sahip, bölge içi ve bölgeler arası gelişmişlik farkını azaltan, yaşam kalitesi yükselen bir ülke olabilmektir. Yaşanabilir çevre ve marka şehirler temelinde Turizm’in inşa edeceği kapasite ve verimlilik artışı ile çok boyutlu kazanımların maksimize edilmesi temel referanstır.

Tüm bu çerçeve içinde Turizm’e ulusal ve küresel ölçekte stratejik katkı sunmak üzere Bakanlık ve ilgili otoritelerle diyalog içerisinde kurulan Türkiye Turizm Enstitüsü; değişen turizm parametrelerini sağlıklı yönetme konusunda Türkiye’de ve işbirliği yapılacak ülkelerde turizm alanında kamusal bilinç oluşturulması, turizm çalışmalarının küresel gelişmelerin gerektirdiği yeni boyutlara taşınması, Türkiye ve diğer ülkeler arasında turizm temalı ağlar oluşturulması yönünde akademik katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

Bu çerçevede; Türkiye ile işbirliği yapan ve yapması muhtemel olan ülkelere dair periyodik stratejik raporlar hazırlanması; resmî düzeyde ve kamu diplomasinin bir parçası olarak gerçekleştirilmesi istenen aksiyon ve etkinliklere dair araştırma – değerlendirme – enformasyon – koordinasyon – organizasyon – iletişim – raporlama desteği sağlanması; turizm ve kültür uzmanlarının görüşlerinden daha etkin bir biçimde istifade edilmesi; kriz ve gerilim dönemlerinde üretilen acil durum değerlendirme raporlarının ilgili merciler ile paylaşılması vb. hizmetler amaçlanmaktadır.

Türkiye’nin bölgesel ve küresel ölçekteki ilişkilerini ve faaliyetlerini geliştirmesi, işbirliklerini derinleştirip genişletebilmesi için zihinsel eşik “Sektörel ve Stratejik Derinleşme”dir. Türkiye Turizm Enstitüsü bu alanda ortaya çıkan sektörel ihtiyacı karşılamada önemli bir misyon üstlenecektir.